GEU-HU (ERTESİ GÜN)

Üretken yönetmen Hang Sang-Soo’nun bu yıl Cannes’da yarışan iki filminden biri olan Ertesi Gün’ü filmekiminde izleme şansını yakaladık. Gözlerin üzerinde olmadığı, hakkında pek yorum yapılmayan festivalin köşede kalmışlarından biri olan film, sizi sevgi ile nefret arasında bırakarak içinizde bir boşluk oluşturuyor.
Filmlerinde kadın-erkek ilişkilerini derinlemesine incelemekten büyük bir haz duyan yönetmen bu filminde de bizleri şaşırtmıyor. Orta yaşlarında olan evli bir adamın karısını kendinden yaşça genç bir kadınla aldatması ve içinde yaşadığı vicdan azabını, yoğun duygu patlamaları eşliğinde bizlere sunuyor. Yönetmen konuyu uzun uzadıya işlediği diyaloglar ile aktarmayı tercih ederken sabit plan sekanslara da bolca yer veriyor. Başlarda dağınık senaryo yapısından rahatsızlık duyduğumu inkar etmeyeceğim fakat sonrasında yerine oturan taşlar eşliğinde film sizi içine çekmeyi başarıyor.
Karısını aldatan bir adamın vicdanı, kocasını kıskanan bir kadının çırpınışları, patronuyla yasak bir ilişki içindeki genç
kadının aşkına tanık oluyoruz. Tabii bir de bu karakterlerin arasında sıkışan işinin ilk gününde iftiraya uğrayarak olayların izleyiciye aktarımında görev oynayan Song Areum karakterimiz var. Filmimiz kahvaltı masasında kocasının görünüşünün değiştiği, kilo verdiği ve başka biri belki de daha genç ve farklı göründüğü konusunda serzenişler eden kurban ve cellat rollerini bürünmüş evli bir çift ile başlıyor. Bu serzenişler ileride gerçekleşecek kıskançlık krizlerinin de bir habercisi. Karısının tüm bu imalarını reddeden adamın ardından yasak aşkıyla olan anılarına şahit oluyoruz. Bu zaman geçişleri izleyicinin birden zihnini bulandırıyor tabii sonrasında çözüme kavuşuyoruz.
geuhu
Bir yayınevinde işe başlayan Song Areum işinin ilk gününde patronunun karısının evde bulduğu aşk şiiri ile yüzüne tokadı ve ‘’o kadın’’ ithamını yemiş bulunuyor. İşe başladığı ilk saatlerde patronu ile yemek masasında ve ofisteki sohbetlerinden ona karşı duyduğu saygıyı ve hayranlığı anlıyoruz fakat bu durum ilerleyen saatlerde patronunun da normal bir insan olduğu hataları, pişmanlıkları ve kendi içindeki çekişmelerinin bulunduğunu anlaması ile
kayboluyor. Karısının hırpaladığı Song Areum’un yardımına koşan adamımız her şeyi itiraf ediyor ve bu ilişkisinin bittiğini artık ‘’o kadın’’ ile görüşmediği konusunda eşini zor olsa da ikna ediyor. Bu süreç sonunda Song Areum’da artık o iş yerinde çalışamayacağı kararını veriyor. Adamımızın bir diğer ikna süreci de burada başlıyor. (Film bir erkeğin duruma göre değişen hallerini ve kadınların toplumsal kimliklerine bir ışık tutuyor aynı zamanda.)
TheDayAfter1a
Hayatındaki iki kadını da yatıştıran adamımız derin bir huzura erecekken geçmişindeki tüm bu sorunların asıl nedeni olan aşkı kapısını çalar. Tek bir söz, tek bir sarılma alınan tüm kararları yerle bir etmeye yeter. Kadın geri dönmek ister ve adam bunu kabul eder. Kadın hem eski işine hem de ilişkilerine geri dönmeyi istemektedir, fakat halihazırda işin sahibi biri vardır. İşte adamımız için bir diğer süreç burada başlar ; Song Areum’a işinden kovulduğunu anlatma süreci. Patronuna karşı duyduğu saygı ve hayranlığın kaybolduğunu ve karşısında sıradan hatalarla dolu bir adamı gören Song Areum başta yaşadığı inkar sürecinin ardından durumu kabullenir. Bu kabulleniş ile ihanette adı geçen kadın olmuş, tüm suç ve günahları üzerine almıştır.
Filmlerine baktığımızda aynı oyuncular ile çalışamayı tercih eden yönetmen aynı senaryoların da üzerine gidiyor. Filmografisi ile aslında her biri tek bir öykünün parçası olan fakat bölümlere ayrılmış bir kitap çıkıyor önümüze.

Hong Sang Soo,2017

Yorumlar