
Çalkantılı bir aşk hikayesi ile karşı karşıyayız. Yiu Fai ve Po Wing Arjantine tatile gidip burada ilişkilerini sonlandıran bir çifttir. Yollarını ayıran bu iki sevgili geri Hong Kong’a dönebilmek için para kazanmak zorundadır. Yui Fai barda kendine iş bulur ve hayatını değiştirir. Po-Wing ise hayatını kazanabilmek için çabalamaktadır. Po-Wing bir gün bir grup tarafından dövüldüğünde kapısını çalabileceği tek kişi hayatını tamamen değiştirmiş olan eski sevgilisi Yui Fai’dir.
HAYAT HEP BİR ARAYIŞTIR
Lai Yiu-fai (Tony Leung Chiu- Wai) ve Ho Po-wing (Leslie Cheung) bir ayrılıp bir barışarak kendilerine bunu adet edinmiş bir çifttir. En son ayrılıklarının üzerine tekrar bir araya geldiklerinde bir yolculuğa çıkmak isterler ve görmek istedikleri şelale için Arjantin’e giderler. Bu yolculuklarının aralarındaki sorunları çözeceklerine dair inançları onları hüsrana uğratır. Bu ilişkide her zaman terk edenin Po Wing geride kalanın ise Yiu Fai olduğunu bozulan araba sahnesinde yalın bir anlatım ile bizlere sunuyor Kar Wai. Çıktıkları yolculuğun başından itibaren Po Wing sürekli bir şeylerden şikayetçi oluyor, memnuniyetsizliği ile bencil bir karaktere sahip olduğunu görüyoruz. Yiu Fai ise sevgilisinin aksine onu yatıştırıp alttan almayı tercih ediyor. Bozulan araba onların ilişkisinin temsili oluyor. Po Wing, sevgilisine inip arkadan arabayı itmesini söylüyor ve Yui Fai bu dediğini hemen yapıyor. İlerleyen arabayı bir süre sonra durduran Po Wing ilişkilerinde de aynırolü üstlenen kişi aslında, ne zaman durup ne zaman devam edeceğine karar veren kişi. Yui Fai ise zorlukları üstlenen, ittiği arabanın arkasından bakakalan kişi. İşte bu araba metaforu ile karakterleri ve aralarındaki çalkantılı aşk hayatını görmüş oluyoruz. Ayrılıklarının ardından Yui Fai para biriktirip ülkesine geri dönebilmek için bir tango barda çalışmaya başlar. Onun aksine uçarı sevgilisi Po Wing her zaman değer verdiği para ve refah için fahişelik yapmaktadır. Eski sevgilisini kıskandırmak ve ona ‘’beni asla içinden atamazsın’’ mesajını vermek için görüştüğü erkekleri Yui Fai’nın çalıştığı bara getirir. Bu ikili arasındaki ilişkide rollerin asla değişmediğini yine bir araba sahnesi ile görürüz. ‘’Başka’’ erkeklerle arabaya binerek çekip giden Po Wing ve tango barın kapısında ‘’sadık’’ bir şekilde beklerken o arabanın arkasından yine bakakalan Yui Fai karakteri, zamanın, hayatların, statülerin değişmesine rağmen değişmeyen insanları ve hep bir terk edişin var olduğunu gösteriyor. Yui Fai onu gördüğünde ‘’yeniden birlikte olmak istemediğini’’ fark ettiğini söyler fakat bu bir inkar sürecidir, bunu aynaya attığı yumruk ile anlarız. Tekrar başlamak istemektedir, tüm inkarlarına rağmen içinden atamadığı Po Wing’e benzemiştir ki yalnız insanlar her zaman birbirine benzer.
GİDİŞLER, GELİŞLER VE GİDİŞLER

Po Wing hırpalanmış bedeni ile eski sevgilisinin kapısını çalar. Her gidişin sonunda olduğu gibi aynı yere dönmüştür, Yui Fai’den sigarasını yakmasını ister. İşte o an ‘’tekrar başladıklarını’’ anlarız. Her başlangıç Po Wing’ın isteğiyle olur ve Yui Fai buna karşı koyamaz tıpkı sigarasını yakarken sevdiğinden gözlerini kaçırması gibi, kabul etmez ama hiçbir şeyi de reddetmez. Sadece izler, tıpkı biz seyirciler gibi. Siyah beyazdan renkli görüntüye geçiş, yavaşlayan çekimler ile kendimizi yeni bir başlangıcın içinde buluruz. Bir taksi, iki sevgili, yüzlerinde dans eden ışık ve gölgeler. Sevgililerden birinin elleri bandajlar ile sarılı, yaralı ve yardıma muhtaç. Diğeri ise elindeki sigarasını yaralı sevgilisinin dudaklarına uzatıyor, her zaman gel dediğinde geldiği gibi yine dönüyor ona. Çünkü bazı insanlar böyledir, karşısındakini her durumda derin bir yoksulluk ile severler. Yui Fai karıştığı kavga sonucu işinden ayrılarak bulaşıkçılık yaptığı başka bir işe girer. Artık tek uğraşı yaralı olan sevgilisine bakmaktır. Onu sever ona bakar fakat onunla temasa geçmekten kaçınır. Belki de kendisini tamamiyle onun etkisine bırakmaktan kaçınır. Birbirlerine arzu ile bağlı olan bu çiftin mutluluk dönemi çok uzun sürmez, Yui Fai’nın içini kemiren ve sevgilisinin geçmişine duyduğu kıskançlık onu sert tavırlar takınmaya sürükler. Sık sık çekildiği sorgular, kısıtlanan hayatı, elinden alınan ve aslında çok düşkün olduğu özgürlüğünün bir simgesi olan pasaportu ile ipler incele incele kopma yolunu alır. Bu
kısıtlamalar sonucu çıkan kavgalar gerçekleri gün yüzüne çıkarır. Aralarındaki sevgi ve birbirlerine derinden duydukları arzu beraber olmalarına yetmemektedir. Po Wing ne olursa olsun her zaman kendini düşünecektir, sevgilisinin aksine aşk onun için her zaman ikinci planda kalacaktır.
Yui Fai, Po Wing ile geri dönüşü olmayacak bir şekilde ilişkisini bitirdikten sonra düştüğü boşluğu iş yerinde birlikte çalıştığı arkadaşı ile doldurmaya çalışır. Fakat bazı boşlukların yeri dolmamaya mahkumdur. Chang ile ilerleyen dostlukları onun biriktirdiği para ile şehirden ayrılmaya karar vermesi sonucu son bulur. Yui Fai’nın içinde bulunduğu yalnızlığı Chang ile birlikte içmeye gittikleri gece anlarız. Yapacağı yolculuk için yanında arkadaşından bir parça götürmek isteyen Chang, Yui Fai’nın eline bir kayıt cihazı verir ve ekler ‘’bir şey söyle, kalpten olan herhangi bir şey’’. İşte o an gözyaşlarını tutamayan karakterimizin içinde biriken tüm kesiklerini, kanayan çaresizliğini görürüz.
Dostunu da kaybeden Yui Fai, kimsesizliğin verdiği ümitsizliği gidermek için hayata karışır, sinemalarda, barlarda hiç tanımadığı insanlarla birlikte olur. Gittiği yerlerde eski sevgilisi Po Wing ile karşılaşır. Birbirlerine karşı uyumsuzları yüzünden birlikte olamayıp ayrılan bu iki insan, yaşadıkları yalnızlık döneminde birbirlerine dönüşmüşlerdir. Bilmedikleri bir zamanda, hiç beklemedikleri bir anda birbirlerinde kendilerini bulmuşlardır. Bu yabancılaşma kendilerine hem çok uzak hem de çok yakındır.
DÜNYANIN BİTTİĞİ YERDE
önceki gece arkadaşından aldığı ses kaydını açar ve dinler. Fakat tek duyduğu Yui Fai’nın hıçkırıklarıdır. Kalpten gelen en derin bu ses, dalgalara karışır ve karakterlerimizin yolculuklarının sonuna ulaşmış oluruz.
Happy Together eşcinsel bir çiftin ilişkisini konu almasına rağmen bu durumu hiç de ötekileştirmiyor. Herhangi bir ilişki gibi yansıtıyor bizlere, üzerinde hiç durmadan, olması gereken yalınlıkta. Kadınların neredeyse hiç yer almadığı bu film, erkeklerin dünyasını yansıtırken cinsiyetçi hiçbir öğe barındırmıyor. Cinsiyet ve yönelimlerin bir önem taşımadığı hikayeden ziyade karakterlerin yaşadıkları olaylar ile ulaştıkları değişimler üzerinden ilerliyor. Sarı sıcak tonu, iç ısıtan müzikleri ve klasik Wong Kar Wai çekimleri ile sevgiye rağmen her ilişkinin bir arada tutulamayacağı, yaralarımızın er geç bizi öldüreceğini anlatıyor bizlere. Film aslında kendi ismine bir ihanetten ibaret, aşkın ne kadar büyük olursa olsun uyumsuzluklar sonucu devam edemeyeceği ve mutlu bir beraberliğin imkansızlığını anlatıyor. Büyük, küçük, mutlu veya mutsuz her türlü aşkın yönetmeni Wong Kar Wai bu filminde de kendine hayran bırakıyor ve harcanacak tüm aşkları harcayabileceğini kanıtlıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder