The Steamroller and the Violin (Katok i Skripka)


Andrei Tarkovsky'nin VGIK Sovyet Film Okulu'nu bitirmek için çektiği orta metraj mezuniyet filmi olan Silindir ve Keman bir işçi ile keman çalan küçük bir çocuğun arasındaki  kısa süreli dostluğu anlatıyor. 
Filmimizin merkezinde yer alan Sasha karakteri yaşıtlarına göre içine kapanık, sessiz bir çocuktur. Tek dostu diyebileceğimiz bir kemanı vardır ve hayatının merkezinde bu keman yer almaktadır. Diğer çocuklar tarafından farklı görülen ve ''müzisyen'' diye dalga geçilerek dışlanan Sasha kendine yeni bir dost edinmek belki de (filmde hiç görmediğimiz) babasının yerini tutması için silindir işçisi Sergei ile bir bağ kurar.  Sasha'nın bir baba figürü yokluğundan hayatında kendinden büyük, onu örnek alabileceği bir erkek eksiktir. Belki de bunun vurgusunu yapmak için etrafı kadınlarla çevrilidir. Keman öğretmeni bir kadındır ve disiplinli yapısı ile Sasha'yı bunaltır. Annesi ise filmin sonunda da gördüğümüz gibi dediğim dedik bir kadındır. Yine ders aldığı sırada gördüğümüz küçük kıza ise hayatındaki diğer kadınlardan çektiği zorluklar veya ona nasıl davranabileceğini anlatacak bir erkek eksikliğinden olsa gerek yanaşamaz. Onunla konuşmaya, bakışmaya çekinen karakterimiz derse girerken elmasını kızın yanına bırakır. Bu elma kuramadığı cümlelerin yerini doldurması için orada bırakılmıştır. İzleyen herkesin o sahnede aklına olağan bir şekilde Adem ile Havva göndermesi gelmiştir. Başta kızın elmaya bakıp yerini değiştirmesi ama dokunmaması yani günaha teşvikinin olmadığını görsek de sonrasında yenilmiş gövdesini görürüz elmanın. Adem ile Havva'nın elması bir günah, baştan çıkma ve yasakları çiğneme sembolü olarak kullanılır. Fakat düşünüldüğünde herhangi çiğnenen bir yasak, bir aykırılık yok. Hatta Sasha çıkarken ne kıza ne de yenmiş elmaya bakar.  Diğer çocuklar bisikletleri ile oynarken birbirleriyle dövüşürken keman eğitimi alan ve olgun tavırlarıyla 'farklı' olmanın, aykırı olmanın zorluklarını çeken bir çocuktur karakterimiz. Ona sataşılırken kurtaran Sergei ise gözünde bir kahraman, bir kurtarıcı olmuştur. Silindir makinesini Sasha'ya kullandıran Sergei ona bir güç vermiştir. Diğer çocuklar ona imrenerek bakar. Hatta oyuncağını Sasha'ya fırlatan ufaklığın oyuncağının makinenin altında ezilmesine şahit oluruz. Çevresindeki yaşıtları tarafından hor görülürken bir anda işçi Sergei sayesinde ötekileşmesi değişime uğramıştır. Burada işçi sınıfının kurtarıcı, yapıcı güç olduğuna vurgu yapmıştır usta yönetmen. Onları izleyen, oyuncakları parçalanan çocukların ise neyi sembolize ettiğini söylemeye gerek dahi yok. 
Sergei sadece onu korumakla kalmıyor deyim yerindeyse ona balık vermek yerine tutmayı öğretiyor.  Kendinin de zamanında çok dayak yediğini ve onu kavganın içinden almaktansa kavgaya itmenin daha iyi olacağını biliyor. Kendinden ufak birini döven çocukla kavga eden Sasha hırpalanır ama balonu zorba çocuğun elinden alır. Ona gökten gelmez veya biri tarafından verilmez. Kendi 'emek' harcayarak bunu kazanmıştır. Zorba, işgalci birini yenip eline geçen bu güçle onun gibi olmayı devam ettirmek yerine bir değişim yapar ve balonu sahibi çocuğa geri verir. Otoriteye karşı zulüm görenlerin birleşmesinin güzel bir örneği çıkar burada karşımıza. Tüm bunlar olurken aklım hep Sasha'nın kemanında kalmıştı, onu o silindir aracında bıraktığı ve çocukların aracın etrafına doluştuğu, kemanı görüp içini açtıkları görüntü heyecan ve gerilim hissettirdi için için.  Fakat kemana bir şey olmaması beni çok şaşırttı. Sasha'ya zorbalık eden sürekli müzisyen oluşu ile dalga geçen bu çocuklar ona zarar vermemişt. Hem de Sasha makine ile onların oyuncağını ezmiş, verdiği elmanın cevabını bile merak etmeden kızın yanında geçmişken hiçbiri o kemana bir şey yapmamıştı. Belki de iş makinesinin yansıttığı güç karşısında ezilmiş ve o kemana dokunamamışlardı. Annesinin izin vermemesi üzerine sözleştikleri saatte buluşmalarına gidemeyen Sasha ile Sergei arasındaki dostluğun sonrasında ne olduğunu bilemiyoruz, son iş gününü tamamlayan Sergei bir daha Sasha'yı görmeye gitti mi asla bilemiyoruz, zaten film ileriye değil de o gün yaşanılan kısa süreli dostluğa ve karşılıklı birbirlerinin yaşamlarına kattıkları yenilikleri anlatıyor bize. Sütü özenle ısıtılarak önüne gelen bir çocuğun şişeden soğuk süt içmesi, ellerine motor yağı bulaşınca çıkmayacağını öğrenmesi, ucuz filtresiz sigaralar tüketerek tozun dumanın arasında çalışan savaşın ve yaşamın zorluklarını tatmış bir adamın eline ilk kez violin alışını izletiyor bize bu film. Filmlerinde ayna ve su yansımalarına sıklıkla yer veren yönetmenin sineması daha bu filminden oluşmaya başlamış ve sonrasında da belirlediği bu anlayışını devam ettirmiş. Ayna sahnelerine sıklıkla yer verilen filmimizin sonu da bir ayna sekansı ile bitiyor. Aynadan belirli bir şekilde hayale geçilen sahnede Sasha koşarak iş makinesine ve Sergei'ye yetişiyor. Ve uzun makine ile birlikte yol alıyorlar. Yıkılan eski binaların ardından gözüken üzerinde güneşin parlamakta olduğu yapılar artık yıkılıp yeniden kurulan bir devletin üretime ve gelişmeye geçtiği gerçeğinin yalın bir anlatımı olarak çıkıyor karşımıza. Yıkım esnasında tozdan yağmurdan kaçan insanlar yerine yüzünde bir tebessüm ile yıkımı izleyen işçimiz de bu anlatımı destekleyen bir unsur. 
Bir çocuğu anlatarak başladığı sinema serüveni ilk uzun metrajında da yine başrolüne koyduğu bir çocuk ile devam ediyor Tarkovsky'nin (İvan'ın Çocukluğu,1962). Filmlerinde kendi çocukluğundan beslenmeyi de ihmal etmeyen Tarkovsky çocukluğun masumiyeti ve yavaş yavaş insanlığa evrilişi üzerinde duruyor (Zerkalo,1975).

“… bütün sanat eserleri belleğe dayanır. Belleği billursu hale getirmenin, somutlaştırmanın araçlarıdır. Bir ağacın üzerindeki bir böcek gibi, sanatçı da asalak gibi çocukluğundan beslenir. Sonra biriktirdiklerini harcar, yetişkin olur ve olgunluğu da son noktadır…” Ercan Kesal - Peri Gazozu | Kitaptan okuma parçası


                                

1961, Silindir ve Keman


Yorumlar